EBİLTEM blog sayfasına hoşgeldiniz.

Üniversite-Sanayi İşbirliği, Teknoloji Transferi, Patent, Avrupa Birliği Projeleri, Teknoloji Trendleri ve İnovasyon...

ShareThis

14 Ağustos 2012 Salı

Topraksız Tarım

Kaynakların giderek kıtlaştığı günümüzde her şeyin bir alternatifi olması ne kadar güzel; alternatif tıp, alternatif müzik, alternatif tarım! Bu yazıyı alternatif tarım olarak da adlandırılan topraksız tarımı açıklamak üzere kaleme alıyorum.

Yakında ağaçlar da fikir değiştirip köklerini gökyüzü semalarına doğru çevirirse hiç şaşırmayacağım zira topraksız tarım uygulamaları ile sebze, meyve ve bitkilerin toprak anaya ihtiyacı kalmadı! Adından da anlayacağınız üzere sizin tarafınızdan hazırlanmış yataklarda besinlerini sizlerin verdiği bir ortamda sebze meyve yetiştiriciliğidir topraksız tarım. Bu yöntemi seçmenize sizi zorlayan etmenler ise toprak kaybı; toprak yorgunluğu; hastalık, zararlı ve yabancı ot sorunu; aşırı gübre tüketimi; su tüketimi şeklinde sıralanabilir.

Peki her alternatif eski düzenden daha iyi midir? Bu konuda artılarını ve eksilerini karşılaştırmak istersek şöyle bir durum çıkıyor ortaya. Eğer topraksız tarım yapmayı seçen yeni nesil üreticilerdenseniz topraksız tarım otomasyona  oldukça uygundur ve dolayısıyla ihtiyaç duyduğunuz işgücü ihtiyacı azdır. Oluşturulacak otomasyon sistemi sulama sisteminde pH kontrollünü, gübrelemede EC kontrolünü, sera iklim kontrolünü (nemlendirme, ısıtma-soğutma, havalandırma, yağmur ve radyasyon sensörü vb.) yapacaktır. Kaldı ki üreticinin özel bilgi ve deneyimle donanmış olması gerekir. Bitki ne yer ne içer, eriyik (besin) ne sıcaklıkta olmalıdır, karışım ne şekilde bitkiye verilmelidir vb. soruların cevabını biliyor olmalısınız. Bu yüzden kendi bünyenizde bir ziraat mühendisleri çalıştırmanızı önerebiliriz. En azından mutlaka üniversitelerden danışmanlık hizmeti alınması gerekiyor. Bu noktada EBİLTEM olarak size en uygun öğretim görevlisini bulmak konusunda destek vermek için başvurularınızı bekliyor olacağız.
Tarlada toprakla baş başa üretim yaparken yapacağınız masraftan daha düşük olacaktır üretim harcamalarınız. Ancak şu aklınızdan çıkmasın ki tesisin ilk yatırım maliyeti oldukça yüksektir. Sağlam bir fizibilite çalışması ister ve kullanılan yetiştirme yerinin (yatak, torba, saksı) ve bu yerlerdeki eğim için iskelet hazırlanması zaman alır. Kafamızda durum biraz daha somutlaşsın diye biraz rakamlardan bahsedelim. Yatırım tutarı seralarda kullanılan malzeme, üretim metodu tercihlerine ve yatırımın büyüklüğüne  göre değişmekle beraber ortalama olarak dönüm (1000m2) başına 18-50 bin Euro civarındadır. Yatırımın geri dönüş süresi topraksız tarımın da ürün çeşidine göre farklılık göstermekle birlikte iki ila beş yıl arasında değişmektedir. Yatırımın finansmanı öz sermaye ile birlikte ziraat bankası 0% faiz kredileri, kırsal kalkınma hibeleri, devlet yatırım teşvikleri ile de karşılayabilirsiniz.

Eğer bu rakamlar gözünüzü korkutmadıysa karşılaştırmaya devam edelim. Topraksız tarım su kullanım etkinliğini arttırır, su sarfiyatında önemli miktarda tasarruf sağlar ancak kullanılan suyun kalitesini yükseltmek zorundasınız, her bulduğunuz suyu kullanmanız mümkün değildir. En önemlisi tarımsal ilaç kullanımı daha azdır, ortam sterilizasyonu gerekli değildir veya ortam sterilizasyonu sağlamak daha kolaydır ancak bu sefer dikkat etmeniz gereken başka bir sorun vardır; besin çözeltisi dezenfeksiyonunu sağlamanız gerekir.

Yazının yüksek maliyetli, ileri teknolojili en iç karartıcı yerlerini okumanıza rağmen topraksız tarımda hala çok kararlısınız, öyleyse arazi seçimi konusunda birkaç yönlendirmede bulunmalıyız. Başta iklim özellikler olmak üzere, arazinin sulama suyu varlığı elektrik kaynaklarına yakınlık, pazara ulaşması açısından ana yollara hatta havaalanlarına yakınlık önem taşıyor. Bunun dışında seranın iç sıcaklığının sağlanması konusunda termal ve jeotermal enerji kaynaklarına yakınlık ise son derece mühim. Don olmayacak bölgelerin tercih edilmesi gerekiyor. Ayrıca çukurda kalan ve rüzgar almayan bölgeler yerine güneye bakan araziler tercih edilmeli.

Biraz da yetiştirebileceğiniz ürünlerden bahsedilmeli. Türkiye’de yeni yeni keşfedilen bu üretim şekli ile ağırlıklı olarak sebze yetiştiriliyor. Ülkemizde topraksız tarımda sebze türlerinden başta domates olmak üzere, biber, patlıcan, hıyar, kavun ve kabak gelmektedir. Yetiştirebileceğiniz başka bir ürün ise; çiçek! Kesme çiçek türlerinden ise gül, orkide, anthurium, karanfil ticari olarak topraksız kültürde üretilmesi tercih edilen çiçeklerdendir. Bizim size tavsiyemiz yapacağınız fizibilite çalışmasında yetiştirmeye karar verdiğiniz ürünün pazar payı ve satmayı planladığınız hedef kurum/kuruluşları iyi belirlemeniz. Aksi taktirde yüksek bir başlangıç maliyeti olan bu yatırımınız çok uzun ömürlü olmayacaktır.
Her şey tamam; enerji kaynaklarına yakın, bulunduğunuz bölgenin istenilen konumunda, alt yapı çalışmaları tamamlanmış verimli bir araziniz var! Gerekli uzman desteğini alıyorsunuz. Artık yeni nesle sağlıklı ürünler yetiştirmenin vakti geldi. Hatta belli bir zaman sonra bu işten kar bile elde edeceksiniz; afiyet olsun!

Tutku ASARKAYA       




Ebiltem Soma Eğitimleri


EBİLTEM olarak Üniversite – Sanayi işbirliği ile ilgili bölgesel çalışmalarımıza ek olarak şubat ayında Soma İşadamları Derneğinden gelen talep üzerine veri analizleri ve saha çalışmalarına ek olarak, derneğin üyelerine eğitimler verilmesini kararlaştırmıştık. Kararlaştırılan Soma Yenilik Stratejisi Çalışması hakkında detaylı bilgi almak isteyen üyelerimiz, EBIC-Ege Bülten Mart Sayısı ‘nı inceleyebilirler.

SİAD (Soma İşadamları Derneği)’nin tanıtımıyla katılımın sağlandığı bu eğitimlerin ana başlıkları;

-Ar&Ge ve İnovasyon
-Üniversite – Sanayi İşbirliği
-Devlet Yardımları (Ulusal ve Uluslararası Destek Programları)
-Fikri Mülkiyet Hakları

Her biri farklı günlerde alanında uzman kişilerin verdiği bu eğitimlerle SİAD üyelerinin, pazarda yüksek katma değerli ürün ve hizmetler oluşturmada Ar&Ge’nin önemi, inovatif ürünlerle farkındalığın sağlanabilmesi, fikirden ürüne geçen süreçte üniversite sanayi işbirliği ve finansal destekler hakkında bilgi sahibi olup, bölgedeki mevcut ürünlere ve hizmetlere ek olarak fark yaratabilecek yeni projeler için proje kültürünün oluşturulması amaçlanmıştır. Tamamen ücretsiz olarak verilen bu eğitimler, akşam saatlerinde gerçekleşti..

Eğitim konularına dönecek olursak, öncelikle 1970’lerde başlayan Üniversite – Sanayi işbirliğinde, üniversitelerin mevcut olanaklarıyla beraber sanayinin mevcut olanakları ile Bilimsel – Teknolojik – Ekonomik güç kazanma sistemli bir işbirliğinin oluşturulmasının önemi ve iki taraf için de neden böyle bir işbirliğine gereksinim duyulduğu hakkında bilgi verilmiştir. Üniversite için, fonlara erişim, iş bağlantıları ve bölgesel kalkınma ihtiyaçlarına sanayici için olan doğru bilgiye hızlı ulaşım, ekonomik kazanç, prestij ve nitelikli işgücüne erişim ihtiyacı karşılıklı işbirliğini doğurmaktadır ve yeni fikirlerin oluşturulması, çözüme hızlı ulaşım ve altyapı sıkıntılarının kolayca çözümü sağlanmaktadır.

Ar&Ge ve İnovasyon eğitimlerinde, katılımcılara katma değeri yüksek ürün ve hizmetleri pazara sürmek için sürekli ve sürdürülebilir büyümeyi sağlayacak etmen olan araştırma faaliyetlerinin önem kazanmasının sebepleri, örnekleriyle beraber verilmiştir. Bir diğer eğitim konusu olan Fikri Mülkiyet Hakları eğitimlerinde ise patent ve faydalı modelin fikirden ürüne olan süreçte önemi, patent araştırması hizmeti ile Ar&Ge faaliyetleri içinde mevcut bir teknolojiye yönelme yerine yeni bir ürüne yönelme hakkında bilgi sağlaması hakkında katılımcı SİAD üyeleri bilgilendirilmiştir.

Son olarak, devlet yardımları yani ulusal ve uluslararası destek programları hakkında, desteklerin çeşitleri, başvuru şekilleri, başvuru kriterleri, proje aşamaları, destek oranları ve üst limitleri başta olmak üzere genel olarak proje kültürünün oluşturulup, bu faaliyetlerin desteklenmesi hakkında katılımcılar bilgilendirilmiştir. 

Ulusal desteklerden;
  • KOSGEB Destekleri
  • San-Tez Programı
  • TÜBİTAK – TEYDEB Destekleri
  • TTGV (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı) Destekleri
Uluslararası desteklerden;
  • Uluslararası AB Projeleri (EUREKA, EUROSTARS, 7. Çerçeve Programı)
  • İhracatçı Birlikleri Destekleri (Yurtdışı fuar desteği, Pazar araştırması desteği, Uluslararası rekabetçilik desteği, Yurtdışında tanıtım desteği, Turquality, İstihdam ve Tasarım desteği) konularında EBİLTEM uzmanları katılımcı SİAD üyelerini bilgilendirdiler.
Can ŞENYILMAZ




Ebiltem-Pera İşbirliği

''Bu yazı proje uzmanımız Rory Nuijens tarafından İngilizce olarak kaleme alınmıştır''

EBILTEM and Pera Technology
EBILTEM has concluded a partnership with British based technology consultancy firm Pera Technology. Pera Technology supports SMEs in developing their innovation and R&D capacity by, amongst others, identying European Union grant opportunities and preparing project proposals for European Union projects (FP7) to which these SMEs can participate. Every year, Pera prepares around 100 of such proposals. The partnership with EBILTEM allows EBILTEM to propose SMEs from our region to participate in these projects as well. Pera is also responsible for the TurkeyinFP7 Programme (www.turkeyinfp7.eu) that support Turkish organisations in their capacity to propose FP7 projects and successfully participate as a partner.

What are FP7 projects, a small recap
FP7 projects are the EU's main funding tool for supporting research and technology development. The programme runs until 2013 and it supports research in selected priority areas. The objective of FP7 is to strengthen the scientific and technological base of European industry and to encourage international competitiveness. Each year the EU launches so-called calls for proposals to which interested organisations can submit project proposals. These proposals are then reviewed and it is then decided to fund this particular project or not. This process is usually very competitive. Pera Technology mostly focuses on the FP7 Research for SMEs programme.

FP7 Research for SMEs explained.
The FP7 research for SMEs is aimed at supporting SMEs in their R&D and innovation capacity. In these projects, R&D is performed by R&D organisations (such as universities) and the results of those R&D efforts, such as Intellectual Property, then belongs to the SMEs involved in the project. The project is also run by these SMEs and they decide what the R&D effort should be and how the result should look like. The programme is open for all organisations coming from all sectors.

Why participate in such projects?
So, why should your company join such projects?  Well, there are many clear benefits for companies to join FP7 Research for SME projects, as these projects are designed to have post project commercial benefits. Some of these advantages are:
  1. An opportunity to find new clients and new suppliers in new markets. Because you will be cooperating with project partners from all over Europe, you will get access to new networks from different countries.
  2. Shared Intellectual Property (IPR). Project results often comes in the form of IPR. 
  3. New products. At the end of a project there is usually a new product that can be sold on the market. Either your company fully produces and markets that product or your company gains a preferred commercial supply chain position.

Collaboration in these projects is an effective method of reducing cost, risk and pain associated with R&D activities. Your company can participate in these projects to exploit the result of the project, not to do research. Companies that participate in these project usually get around €10.000 to €15.000 to cover the costs that they will have to make during the course of the project.

How to participate in these projects
Pera Technology writes around 100 FP7 Research for SME proposals each year. They would like to invite Turkish SMEs to become part of their projects. Therefore EBILTEM has gained access to their project database. If your company would like to be part of FP7 Research for SME proposals, you can contact EBILTEM in order to see if there are suitable projects available. Please write an e-mail to rory.nuijens@ebiltem.ege.edu.tr and semih.erden@ebiltem.ege.edu.tr and we will get in contact with you.

Rory Nuyens

Girişimci Desteğinde Merkezi Açılım: Tübitak' tan Genç Girişimcilere Çok Yönlü Destek


Uluslararası ekonomik sistemler ile uyumlulaşma yolunda evrensel modellere öykünmek akılcı ve basit bir çözüm. Politika yapıcıların uygulanmış ve başarıya ulaşmış modellerin detaylarını kendi eko-sistemine göre kurgulayabilmesi ise bu basit çözümün zorlayıcı tarafı.

Son dönemde ar-ge ve inovasyona yüzünü dönmeye çalışan Türkiye, ‘girişimcilik’ kavramının gelişimini uzaktan seyretmekteydi. Bu durum girişimcilik denildiğinde aklımıza bir sistemden ziyade bireylerin gelmesinin ana sebebidir. Zira girişimcilik farkındalığının yaratılmasında bireysel ve sivil inisiyatifler çok daha etkin rol oynamışlardır. Gelinen noktada e-tohum, labx, girişim fabrikası, gibi oluşumların estirdiği kuvvetli rüzgar, ulusal boyutta politika yapıcılara kadar ulaşmış durumda. İşte TÜBİTAK’ın 1512 kodlu yeni ‘Bireysel Girişimcilik Aşamalı Destek Programı’ da bu rüzgarın beraberinde getirdiklerinden…

Soldaki şekilde görüldüğü üzere TÜBİTAK bu sefer farklı bir destek modeli kullanmakta. Kademeli olarak kurgulanan bu model 4 yıla yakın bir işbirliği sağlama kapasitesine sahip. Fakat her start-up’ın tüm aşamaları tamamlama zorunluluğu yoktur. Yani iş fikriniz ile ilk aşamayı geçebilirseniz, ikinci aşamada 100.000 liralık hibeyi alıp ikinci aşamayı tamamlayarak programdan çıkabilirsiniz. Ya da 3. aşamayı doğrudan pas geçerek ticarileştirme ile ilgili dördüncü aşamaya geçebilirsiniz. TÜBİTAK programda sağlamaya çalıştığı bu esneklik ile start-up kültürüne ayak uydurmaya çalışmakta. Zira yaratıcılık ve girişimcilik yetkinliklerine güvenerek yola çıkan parlak zihinleri programın kalıplarına sokmak pek akılcı bir yol değildir.

Programın başvurusu, kriterleri gibi detaylarını uzun uzun anlatmak anlamsız olacağı için meraklılarını yönlendirmekle yetiniyorum, ilgili dokümanlara buradan ulaşabilirsiniz. Program üzerine bir şeyler söyleme sebebim ise, atılan adımın yükselen girişimcilik akımına adaptasyon açısından iyimser bir adım oluşu. Start-up kültürünün yaygınlaşmasının kendine ait dinamikleri var. Belirli bir kültürel olgunluk gerektiren bu dinamikler adına umut vaat eden TÜBİTAK 1512 programı, genç girişimciler için farklı bir opsiyon olacak. 

Son olarak iş fikrini olgunlaştırmış ve acelesi olanları üzecek haberi en sona sakladım! 1512 süreli olarak çağrıya çıkmaktadır. Yani iş fikri başvuruları belirli periyotlarla toplanacak. İlk çağrı 22 Ağustos 2012’de kapanıyor. Sonraki çağrılar için http://www.tubitak.gov.tr/ adresini sık kullanılanlarınıza ekleseniz iyi edersiniz, bizden söylemesi!



Girişimcinin kabusu: İş Planı


Mühendis kafasındaki mağara adamlarının ilk taştan tekerleği icat etmesiyle başlayan girişimci ruh serüveni bugün evrim geçirerek yayılmaya devam ediyor. Bugüne kadar girişimcilik ruhu ve motivasyonu ile ilgili birçok şey söylendi ve yazıldı. Girişimcileri diğerlerinden ayıran özellikler hep merak edildi ve merak konusu olmaya da devam ediyor.

Girişimcileri girişimci yapan karakteristik özellikleri, davranışları, huyları değişkenlik gösterir. Geleneksel eğitim modellerinde, gösterilen bir hedefe nasıl ulaşılacağı öğretiliyor. Oysa girişimci kişiliklerde tam tersi bir içgüdünün ve ruhun olduğunu biliyoruz. Girişimciler en kısa tabir ile bilinmeyeni yaratmaya odaklanmış kişilerdir. Yani, sepetlerindeki bilgi birikimi ve yetenekleriyle sürekli neler yaratabileceklerini düşünen ve hayal ettiklerini de uykusuz geceler geçireceklerini bilmelerine rağmen hayata geçirme yetisine sahip olan kişilerdir. 

“her problem yeni bir fırsatın habercisidir”
Girişimci tipi aslında iki türdür; birincisi hepimizin bildiği fikrini hayata geçirmek için tüm riskleri üzerine alarak yeni bir işe atılan kişidir. Diğeri ise büyük firmalarda büyük işler başarır. Firmalar kendi iç dinamikleri ve gereksinimleri için belli dönemlerde iş planı hazırlar ve belli aralıklarla bu iş planını, değişen ihtiyaçlara-parametrelere göre güncellerler. Bu durumlarda ikinci tip girişimciler şirket içinde intrapreneur olarak yeni fikirleri hayata geçirmek için uğraşırlar. Her iki senaryoda da iş planı hazırlama yöntemini ve inceliklerini biliyor olmanız beklenir. Bu noktada ilk 1985 yılında Gifford Pinchot tarafından ortaya atılan intrapreneur terimini biraz açmak gerebilir: Bu kişiler, DNA’larında girişimcilik ruhu olan ancak yeteneklerini ve fikirlerini kurum içinde hayata geçirmeyi tercih eden girişimcilerdir. Her koşulda girişimci dediğin problem çözer. Bir ihtiyaca cevaplar arar, problemi ortadan kaldıracak modeller geliştirir. Peki, siz girişimci ruha sahip misiniz? Zorlu sürecin her adımında bıkmadan mücadelenizi sürdürebilecek misiniz? Bu soruların cevabını az da olsa verebilmek ve kendinizi test etmek için Bank of Montreal’in hazırladığı dokümandan faydalanabilirsiniz.

“İcraata geçmek başarının en temel anahtarıdır.” - Pablo Picasso, İspanyol Ressam


Çalışanları veya işsiz olup da farklı kapılar deneyenleri girişimciliğe iten faktörler iç ve dış motivasyonlar olarak ikiye ayrılıyor. İç motivasyon adı üstünde içinizdeki girişimcilik ateşini temsil ediyor. Dış motivasyonlara ise, girişimciliğe özenme, başkalarının emrinde çalışmayı istememe, iş bulamama, kurumsal hayattan sıkılma veya piyasada finansal açıdan daha fazla fırsatın olduğunu düşünme örnek olarak verilebilir. Sizin için hangi faktör daha ağır basıyor?



Önce Fikir!
Girişiminiz ve iş planınız için yeni bir fikir gereklidir. Bu fikir piyasaya uygulanabilir ve para kazandırabilirse inovasyondan söz etmeye başlayabiliriz. Bu noktada inovasyonun kaynaklarına bakmakta yarar var. Peter Drucker’a göre, girişimcilik için gerekli olan inovasyonun 7 kaynağı/fırsatı vardır. Bu kaynaklardan doğan ihtiyaçlara yenilikçi fikirler ile çözüm üretilir ve bir girişim ortaya çıkar.  Peki, bu ihtiyaçlar nereden doğuyor? Beklenmeyen, uyumsuzluk, süreç gereksinimi, endüstri ve piyasa yapısındaki değişim, demografik veriler, anlayış-ruh hali ve anlamdaki değişim ve yeni bilgi olarak belirlenen bu kaynaklar yeni fikirlerin, ürünlerin ve yeni piyasaların yaratılmasında rol oynamaktadır. Önemli olan bu fırsatları kovalamak, analiz etmek ve çözüm üretmektir.

“Bir girişime başlamanın en önemli nedeni anlam yaratmaktır.” 

Guy Kawasaki, Girişimci, Yatırımcı ve Yazar


Fikrinizi hayata geçirebilmek ya da girişiminizi büyütmek için elbet paraya ihtiyaç duyacaksınız. Elde avuçta ne varsa vermediniz belki ama yatırıma ve yeni ortaklara yönelme vaktiniz gelecek. Bu durumda fikriniz ve girişiminiz için “hadi anlat sen ne planlıyorsun-yapıyorsun?” dediklerinde şu sorulara cevap vermeniz gerekecek:

  1. Problem Ne?
  2. Çözüm Önerisi?
  3. Bu iş için neden siz? Sizi bu konuda diğerlerinden özel yapan nitelikler neler?
  4. İş Modeliz var mı?
  5. Yaratılan Anlam nedir?
  6. Pazarlama ve satış planları?
  7. Rekabet Durumu?
  8. Ekip ve Yönetim?
  9. Finansal Öngörüler?

Ünlü yönetim danışmanlığı şirketi Deloitte’nin hazırladığı “Başarılı İş Planı Hazırlama Kılavuzu” nda açıklanan iş planı süreçleri, planlama yapmanız için size yol gösterecektir. Tek tek incelemekte fayda var.

İş planınızı hazırlarken pazar araştırma gibi iş yükü gerektiren kısımlarında hangi bölümlerden oluştuğunu iyi tespit etmek ve içini iyi doldurmak gerekir. Bunun için Canadian Youth Business Foundation’nın hazırladığı kılavuza göz atabilirsiniz. Tabi iş fikrinizi ve destekleyici verilerinizi kâğıda dökerken kılavuzda örnekler olsun daha detay yönlendirme yapsın derseniz Community Futures Northwest Alberta’nın iş planı hazırlama dokümanını inceleyebilirsiniz veya Canada Business Network’ün hazırladığı soru-cevaplı kılavuzu inceleyerek iş planınız ile ilgili hiç düşünmediğiniz noktaların aklınıza düşmesini sağlayabilirsiniz. Yok, ben çok yazı okuyamam biraz görsel bir kaynak olsaydı derseniz ufak bir göz atmaya değecek, iş planının temel adımlarına dair bir infografik mevcut.

İş planınızı oluştururken teknolojilere olan ilgi ve beklentileri gösteren hype diagramlarına göz atmanızda fayda var. Bu grafikleri yorumlayarak ilgili teknoloji alanında ne zaman bir girişimde bulunmanız veya bulunmamanız gerektiğini kestirebilmeniz mümkün.

OECD gibi resmi istatistik bilgisi sağlayan kuruluşların yanında, visual.ly veya pinterest.com gibi infografik sağlayan platformlardan iş planınızı destekleyecek işe yarar istatistiklere ve önemli bilgilere ulaşabilirsiniz. Bu gibi platformlardan sağlayacağınız veriler ve istatistiki bilgiler iş planınızın fizibilitesini destekleyecek ve yatırımcılar-finansal destek veren kurumlara yapacağınız proje sunumlarında gelebilecek muhtemel sorulara cevap verebilmek için de size önemli dayanak noktaları oluşturacaktır. Resmi kurumların yayınladığı istatistikleri kullanmanız özellikle TÜBİTAK-KOSGEB-Bakanlıkların sağladığı finansal destek programlarına başvururken proje önerisinde ve planında iş modelinizi destekleyecektir.

GizliBilgi - Buluşum Var! Herkese anlatamam!
Tam bu noktada bir konuya açıklık getirelim. Eğer iş fikrinizin temeli bir buluş iddiasına dayanıyorsa izleyeceğiniz yol haritasında bazı eklemeler olacaktır. Yoğun araştırmalar sonucu bir buluş gerçekleştirdiniz ve ticari potansiyeli ve ekonomik değeri olduğunu düşünüyorsanız iş planı hazırlamadan önce, en başta buluşunuzun dünya üzerinde yeni olup olmadığını test etmek için ön patent araştırması yapmak durumundasınız ve daha sonra eğer buluş özelliği taşıdığına karar verirseniz patent başvurusu ile koruma altına almalısınız. Eğer buluş değil de inovasyon ise faydalı model, tasarım ise endüstriyel tasarım başvurusu yapmak gerekecektir. Böylece hazırlayacağınız iş planı ile buluşunuza ait bilgileri üçüncü şahıslar ile paylaşmanız ve finansal desteklere başvuru yapmanız kolaylaşacaktır. Fikri mülkiyet hakları ile ilgili ayrıntılı bilgiler için EBİLTEM Patent Araştırmaları Ofisi’ne danışabilirsiniz.

 


Girişim fikrinizi hayata geçirebilmenin ilk adımı fikrinizi başarılı bir iş modeline dönüştürmek ve tasarımını yapmak. Hepimizin kafasında binlerce fikir uçuşuyor, unutuyoruz sonra tekrar canlanıyor, üstüne taş ekleye ekleye fikriniz olgunlaşmaya başlıyor. Olgunlaşma evresine ulaşana dek ilahi güç gelmesini beklemenize gerek yok! Kendi başınıza veya muhtemel ekibiniz ile birlikte çeşitli haritalama-mapping araçları kullanarak birbiriyle alakalı olduğunu düşündüğünüz fakat anlamlı birleşmeyi sağlayamadığınız “fikir filizlerini” toprağa ekip, yeşermesi için gerekli olan diğer adımları planlamaya başlayabilirsiniz.

İş Modeli Oluşturmak için İpuçları

Sıra fikrinizi iş modeline dönüştürmeye geldiğinde karşımıza birçok araç çıkıyor. Ama yok ben tahtaya-kâğıda elimle yazarım, öyle daha rahat ediyorum, aklıma ne eserse dağınık olarak yazarım sonra birleştirmek isterim derseniz o da bir yöntem. Ancak online araçlar kullanarak işinizi kolaylaştırmak mümkün.

Görsel iş modeli tasarlayabileceğiniz araçlardan en ünlüsü ve bilineni “Business Model Canvas” adı verilen ve pdf olarak indirip üzerinde karalamalar yapabileceğiniz şablon. 9 ana bölümde yer alan sorulara cevaplar vererek iş fikrinizi şekillendirmeye başlayabilirsiniz.

Diğeri ise hiçbir kayıt işlemi gerektirmeden üzerinde çalışmaya başlayabileceğiniz ve bedava olan bir araç: Plan Cruncher.  Adım adım karşınıza gelen sorulara cevap vererek iş modelinizi, ekibinizi, gelir modelinizi, bütçenizi ve muhtemel işbirliklerinizi tanımlayabiliyorsunuz. Sonucunda da size pdf olarak sonuç dokümanı veriyor. Denemekte yarar var.

Bir diğer kullanışlı araç ise, Business Model Canvas şablonu üzerinde online olarak bilgi girişi yapmanıza imkan tanıyan The Start Up Toolkit. Hemen bir hesap açıp şablonda yer alan sorulara ait iş modeli bilgilerinizi girebilir ve sonrasında doldurulmuş şablonunuz pdf olarak indirebilirsiniz.

Önereceğim son araç da docs.google.com üzerinden yönetebildiğiniz ve görsel bir iş modeli oluşturmanıza imkan veren “Business Model Drawing Tool”. Sayfayı açtığınızda sadece görüntülenebilir versiyonu ile karşılaşıyorsunuz. Hemen Google hesabınız ile giriş yapıp ve dosya bölümünden kopya oluşturarak kendi hesabınıza istediğiniz kurcalamayı yapabilirsiniz.

Finansal Mevzular
Gelir tablosu, nakit akım tablosu, bilançolar, başa baş (breakeven) noktası analizi gibi finansal hazırlıklar her girişimin geleceğini şimdiden planlaması için ihtiyaç duyduğu öngörüleri oluşturur. Nakit akım ve bilanço öngörüleriyle desteklenmeyen kar öngörüsü girişiminizin mevcut ve gelecekteki durumu hakkında size büyük resmi göstermez. Bu veriler, girişimize finansal destek bulmak için yollara düştüğünüzde yatırımcılar tarafından 3-5 yıllık öngörüler olarak talep edilecektir. Yatırımcı parasını sokağa atıp atmadığını ve yapacağı yatırımın kar edip etmeyeceğini bilmek ister ki bu en doğan hakkıdır.

Gönüllülük esasıyla çalışan kar gütmeyen bir kuruluş olan SCORE’un hazırladığı dokümanlar-şablonlar finansal öngörülerinizi hazırlamada size oldukça faydalı olacaktır. Hem de konunun uzmanlarından ücretsiz mentoring hizmeti talep edebilirsiniz.

Tabi, bu süreçte dikkate almanız gerecek kabul görmüş bazı direktifler de olacaktır. Bunları sıralamadan yazıyı sonlandırmak olmazdı.

BunlarıYAPIN
1.       Tutumlu yaşayın ve girişiminiz için para biriktirin
2.       Başlamayı düşündüğünüz işi öğrenmek için bu işte çalışmış birileriyle çalışın
3.       Potansiyel rekabete karşı yeteneklerinizi ve eğitiminizi objektif bir şekilde ölçün
4.       Eğer bir ürün üretecekseniz, düşün fiyatlı tedarikçileri analiz edin
5.       Girmek istediğiniz iş alanında çalışan birçok kişiyle konuşun
6.       Karşılaşabileceğiniz tüm fırsatların ve engellerin analizini yapın
7.       Yeteneklerinizi değerlendirin.
8.       Home-office veya part-time çalışabilme ihtimalinizi düşünün
9.       Başlamayı düşündüğünüz işin artılarını ve eksilerini listeleyin ve analiz edin
10.   Yapmak istediğiniz işin negatif yönlerini iyi analiz edin ve anlayın

BunlarıYAPMAYIN
1.       Girişim planını tamamlamadan işinizden ayrılmayı düşünmek
2.       Sevmediğiniz ve ilginizi çekmeyen bir alanda bir işe girişmek
3.       Bütün aile servetini riske etmek
4.       Patronunuz ile rekabet edecek bir işe başlamak
5.       İş fikrini seçmek için acele etmek
6.       Çok yüksek riskli bir iş seçmek
7.       Tecrübeli girişimcilerden faydalanmamak
8.       Çok fazla borç veya çok az nakit ile girişime başlamak,
9.       Omuz dayayabileceğiniz bir ortak arayışına girmemek
10.   Körebe yöntemiyle yoluna devam etmeye çalışmak

Kolay gelsin:)

KAYNAKLAR için tıklayınız.