ShareThis

5 Temmuz 2012 Perşembe

Biyoteknoloji Alanında Patent Araştırmaları



Patent haklarının korunması hakkında kanun hükmünde kararnamenin 1995 yılında yürürlüğe girmesinden bu yana 17 yıl geçti ve Türkiye’de yapılan patent başvuruları her ne kadar istenilen seviyelerde olmada hızlı artış gösteriyor. Teknolojinin yaratıcı ülkelerine (ABD, Japonya, Almanya, G. Kore ve son dönemde Çin) göre patent başvuru ve tescil sayılarımız çok gerilerde olmasına rağmen patent konusuna olan ilgi son dönemde artmaya başladı. 2000 yılında patent başvuru sayımız 337 (yerli patent başvuru sayısı) iken 2011 yılında bu rakam 4087 oldu. Türkiye’ de yapılan patent başvurularının yarısından fazlası hala yabancı firmalara ait (6154*). Bu rakamları yukarılara çekebilmek ve diğer ülkelerle yarışta aynı kulvara çıkabilmek için hem firmaların ar-ge ve inovasyon kapasitelerinin arttırılması hem de patent almaları yönünde teşvikler yapılması gerekiyor. Aynı zamanda üniversitede araştırma yapan akademisyenler, patent alabilecekleri herhangi bir buluş yaptıklarında yayın yapmadan önce patent almaları yönünde teşvik edilmeli.

Türk Patent Enstitüsü, 1995 yılından buyana yürürlükte olan patent kanununda değişiklik önerilerini içeren bir taslak hazırladı.  Yeni kanun taslağında dikkat edici en önemli değişiklerden bir tanesi Üniversite kaynaklı patentlerin hak sahipliği ile ilgili; mevcut yasada Üniversite mensubu bir araştırmacı buluşunu patentlediğinde, tüm masraflarını kendisi ödeyerek patent üzerindeki tüm haklara sahip oluyordu, yeni kanuna göre ise patent üzerindeki haklar Üniversiteye ait oluyor. (Bkz:
MADDE 41- Yükseköğretim kurumlarında bilimsel çalışma yapmakta olan öğretim elemanları, stajyerler ve öğrenciler gerçekleştirdikleri buluşlarını, geciktirmeksizin yazılı olarak yükseköğretim kurumuna bildirmekle yükümlüdür. Yükseköğretim kurumu, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren üç ay içinde buluşa ilişkin hak sahipliği talebini yazılı olarak buluş sahibine bildirmekle yükümlüdür. Bildirim tarihi itibarıyla buluş üzerindeki haklar, yükseköğretim kurumuna ait olur.)

Diğer önemli değişiklik ise biyoteknoloji alanında gerçekleştirilecek buluşların patentlenmesi ile ilgili. Mevcut kanunda biyoteknolojik buluşların patentlenmesi ile ilgili herhangi bir madde bulunmuyor. Yeni kanun taslağında biyoteknoloji alanında hangi konular üzerine patent alınıp alınamayacağı tanımlanmış durumda.
MADDE 7: Aşağıda belirtilen buluşlar patent verilerek korunmaz:
a)  İnsan, hayvan veya bitki yaşamını korumak veya çevrenin ciddi zarar görmesini önlemek dâhil olmak üzere, ticari kullanımı kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olan buluşlar. Buluşun ticari kullanımının sadece kanunlar veya yönetmeliklerle yasaklanmış olması, bu kullanımın kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olduğu anlamına gelmez.
b) Bitki çeşitleri veya hayvan ırkları ile bitki veya hayvan üretimine yönelik esas olarak biyolojik olan işlemler. Bu hüküm mikrobiyolojik işlemler veya bu işlemler sonucu elde edilen ürünler için uygulanmaz.
c) İnsan veya hayvan vücuduna uygulanacak teşhis yöntemleri ile cerrahi dâhil tüm tedavi yöntemleri. Bu hüküm, bu yöntemlerin herhangi birinde kullanılan ürünlere,  özellikle madde ve terkiplere uygulanmaz.
d) Oluşumunun ve gelişiminin çeşitli aşamalarında insan bedeni ve bir gen dizisi veya kısmi gen dizisi de dâhil olmak üzere, insan bedeninin öğelerinden birinin basit keşfini içeren buluşlar.

Üçüncü fıkranın (a) bendi uyarınca, ticari kullanımı kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı olması nedeniyle aşağıda belirtilen biyoteknolojik buluşlar patentlenemez:
a) İnsan klonlama işlemleri.
b) İnsan eşey hattının genetik kimliğini değiştirme işlemleri.
c) İnsan embriyosunun sınaî ya da ticari amaçlarla kullanılması.
d) İnsan ya da hayvanlara önemli bir tıbbi fayda sağlamaksızın, hayvanlara acı çektirebilecek genetik kimlik değiştirme işlemleri ve bu işlemler sonucu elde edilen hayvanlar.

Aşağıda belirtilenlerle ilgili biyoteknolojik buluşlar patentlenebilir:
a) Doğal ortamından izole edilen veya daha önceden doğada var olduğu halde teknik bir işlemle üretilen biyolojik materyal.
b) Buluşun teknik uygulanabilirliğinin belirli bir bitki çeşidi veya hayvan ırkı ile sınırlı olmaması şartıyla bitki veya hayvanlar.
c) Mikrobiyolojik ya da diğer teknik bir işlem veya bir bitki çeşidi ya da hayvan ırkı olmamak şartıyla mikrobiyolojik ya da diğer teknik bir işlemle elde edilen bir ürün.
Bir gen dizisi veya kısmi dizisi de dâhil olmak üzere, insan bedeninden izole edilen ya da başka bir teknik işlem sonucunda üretilen bir öge, yapısı bu ögenin doğal olanıyla aynı olsa dahi patentlenebilir bir buluş olabilir.”

Bu durumda patentlenebilir biyoteknolojik buluş konuları üzerine daha fazla patent araştırması yapmak gerekecek. Bunun için önce dünyadaki mevcut durum ne ona bakalım. Dünyanın önde gelen Patent Ofislerinin (ABD, Avrupa, Çin, Japonya ve G. Kore) biyoteknoloji alanında 2010 yılında tescil edilmiş patent sayılarına göre, en fazla tescil beklendiği gibi ABD (USPTO) tarafından yapılmış





C12 IPC kodu genel anlamda biyoteknoloji patentlerini içeren sınıf kodu olarak kullanıyor. Tabi ki de farklı IPC kodları ile tanımlanabilecek biyoteknoloji patentleri bulunabilir. Bunun için aradığınız veya geliştirdiğiniz teknolojinin hangi IPC koduna ait olduğunu (tüm alt kategorileri ile birlikte) bulabilmek için WIPO Tacsy veya EPO Classification Search uygulamalarını kullanmanızı öneririm. Query bölümüne aradığınız teknolojinin anahtar kelimesini girerek ilgili IPC koduna ulaşabilirsiniz. Böylece yaptığınız patent araştırmasına dönüp, IPC kodunu da girerek sonuç rakamlarını daraltabilirsiniz. Tabi burada dikkat edilmesi gereken husus, patent araştırması yaparken tek bir IPC kodu girerek ilgili olabilecek diğer IPC kodlarına ait patentleri süzmekten kaçınmaktır. Bu yüzden sonuçları daralmaya çalışırken kullanacağınız IPC kodlarını alternatifli olacak şekilde girmekte yarar var. Ama patent araştırması sırasında zaten sonuç rakamları 30-40 gibi incelenebilir düzeyde çıkıyorsa IPC kodu ile daha da daraltmanın anlamı kalmıyor.
Sakın unutmayın, üzerinde uzun emekler harcayarak çalıştığınız proje başkası tarafından daha önce bulunmuş olabilir. Araştırma yapacağınız konu ne olursa olsun daha önce başkası tarafından bulunup bulunmadığını mutlaka araştırın. Daha fikir aşamasında iken hem akademik hem de patent veri tabanlarında yapacağınız etkili taramalar sizi daha sonra geri dönülemez hatalardan ve masraflardan kurtarır. Patent veritabanlarını en az Google kadar sık kullanır hale geldiğinizde ilgili teknolojideki tekniğin bilinen durumunu ve son buluşları en önce siz öğrenirsiniz.
Patent bilgisine daha kolay ulaşım ve sonrasında etkili kullanımı için yararlı olabileceğini düşündüğüm bazı linkler ve dokümanlar:


Araştırma için:
                  Espacenet, WIPO PatentScope, USPTO




*www.tpe.gov.tr


Mustafa ÇAKIR

0 yorum: